Fark Labs
  • ANA SAYFA
  • BİZ KİMİZ?
  • NE YAPIYORUZ?
  • BLOG
  • FARKLI HAFTA
  • İLETİŞİM
    • ETKİNLİK
  • Türkçe
12/27/2019kurumsalFark Labs Portre  

“Hem 100 Metre Koşuyoruz, Hem Maraton”

İffet İyigün Meydanlı – Farplas /  Fark Labs İnovasyon Direktörü

Alçakgönüllü, bildiğini paylaşan, bilmediğini öğrenmeye çalışan, gençlere, kadınlara ve eğitime inanan, sabırlı, uzun soluklu işlerin insanı, liderlik ettiği işlerde bile uyumlu bir ekip çalışanı… Bunlar kendini tarif ettiği sözleri. Bir de sohbet koyulaşınca anlattıkları var. Farplas İnovasyon Direktörü ve Fark Labs’in temel taşlarından İffet İyigün Meydanlı, liderliğe bakışını, en çok neye kızdığını, gençlerden öğrendiklerini, iş dışında yaptıklarını, evinin mutfağında olmaktan aldığı keyfi, 2020’de çıkarmayı planladığı kitabını anlattı. Hatta “öyle bir şey söyleyin ki sizi yakından tanıyanları bile şaşırtın” sorusunu bile yanıtladı.

 

En sevdiğiniz inovasyon tanımı nedir?

Sorunla çözümün bir araya gelip değer yarattığı süreç ve sonuç. Ancak yol haritanız belli değil, bütün süreç belirsizlik içinde şekilleniyor, çünkü yeninin peşindesiniz.

 

Sorunlar da çözümler de hayatımızda hep var. Neden son dönemde inovasyonu daha çok konuşuyoruz?

Artık şirketler de insanlar da farklılıklardan kazanıyor, farklılaşmaları gerekiyor. Eskiden sadece üretebilmek yeterliydi. Herkes üretebilmeye başlayınca, rekabet kaliteli üretimde olmaya başladı. 90’larda kalite trendinin yükselmesi bu yüzdendi. Ama artık bunu da herkes yapabiliyor. Şimdi ne yapmak lazım? İşte inovasyon, bu noktada devreye giriyor. Artık rekabet yenilik üzerine kurgulanıyor, kişiye dokunabilmeniz gerekiyor. Bir de insanların ihtiyaçları ve bunlara çözüm üreten teknolojiler de son dönemlerde çok hızlı gelişti.

 

Bundan sonraki aşama ne olabilir?

Bundan sonrası kişisel deneyim ve hikaye yaratabilmek olacak. Onu sağlayabilenler, başka türlü düşünebilenler ayakta kalacak. Sorunu çok ucuza çözebilenler, dokundukları alanı genişletebilenler, mesela sağlık sorunlarını evde çözebilenler.  Sonra iş modeli anlamında yenilik getirebilenler ayakta kalacak. O aşamaya da geldik aslında. Şirketler şimdi bu çözümlerin peşinde.  Bunun için de ekosistem içinde birlikte değer yaratabilme yeteneğini geliştiren kişi ya da organizasyonlar gerekecek.

 

EKELTRİKLİ ARAÇLARI KONUŞUYORUZ, ÖNGÖRÜLER 2030’LARDA ANCAK ÜÇTE BİR ARACIN ELEKRİKLİ OLACAĞINI GÖSTERİYOR. OTONOM ARAÇLAR İÇİN DAHA UZUN BİR VADE GEREKİYOR. GELİŞİMİ ÇOK HIZLI OLSA DA UZUN SOLUKLU İŞLER BUNLAR. BU İKİ FARKLI RİTMİ NASIL YAKALAYACAĞIZ? HEM 100 METREYİ HEM DE MARATONU NASIL KOŞACAĞIZ? FARK LABS’TE BUNA UYAN YENİLİKLER, İLKLER BULMAK ZORUNDAYIZ. SON DERECE HEYECAN VERİCİ.

 

İnovasyon süreci belirsizliklerle dolu dediniz. Sizin bütün iş hayatınız belirsizlikle savaşarak mı geçti?

Kesinlikle. Benim iş hayatımın başlangıcı AR-GE, sonra inovasyon. Geleceğe bakıyorsanız, yeni bir şey yapıyorsanız, aslında içinde belirsizlik olmama ihtimali yok. Çünkü geleceği tasarlıyorsunuz bu süreçlerde. Orada ne kadar öngörülüyseniz, ne kadar iyi adım atabiliyorsanız, yarattığınız hayale o kadar yaklaşıyorsunuz. AR-GE planlamasıyla ilgili hep şunu söylerim: Görebildiğiniz yer neresi? Bir tepe. Ama arkasında ne olduğunu bilmiyorsunuz. Deniz mi var, ikinci bir tepe mi var, çöl mü var? Tepenin arkasına gitmek istiyorsunuz ama yanınıza almanız gereken malzeme; denizi geçmek için mi, çölü geçmek için mi… onu başta planlayamayabiliyorsunuz. Belirsizlikle baş etmek gerekiyor. O yüzden AR-GE içinde olanlar, belirsizliği iyi yönetmek zorundalar. Tahmin etmek, sinyalleri doğru okumak ve tecrübeleriyle şekillendirmek zorundalar.

 

İşinizden kişiliğinize, kişiliğinizden işinize ne taşıyorsunuz?

AR-GE’ye girişim biraz da tesadüf eseri. 1992’de yılında ABD’de yüksek lisans yapıp Türkiye’ye döndüm. İlk iş görüşmemi, ABD’de tanıştığım Arçelik AR-GE ekibi ile yaptım. Onlar da gel başla deyince fazla düşünmedim. Arçelik o günlerde Türkiye’nin en büyük şirketi. Yeni bir AR-GE merkezi kuruyorlar, Türkiye’nin ilk AR-GE merkezi… Hepsi çok cazipti. Uzun soluklu işleri seviyorum. Yüksek hedefleri olan bir amacım olması gerekiyor. Dolayısıyla AR-GE ve inovasyon benimle örtüşüyor. Sabırlıyım, belirsizliklerle iyi baş edebildiğimi düşünüyorum. Detaylı planlama, alternatif düşünme, onları entegre edebilme becerim var. Bunlar AR-GE projelerini yönetmek için gerekli. Başka bir yerde olamazmışım. Bunlar benim işe kattıklarım. İşin bana kattıkları da, sürekli yenilenme konusundaki pratik oldu. AR-GE’de sürekli bir yerde kalmanız mümkün değil, hep yeniden öğrenme var. Mesleğim, hayata ve yeniliklere uyum konusunda daha çevik yaptı beni.

 

Ekipleri bir arada tutma konusunda da inovatif bir yaklaşımınız var mı?

AR-GE; farklı insanlar, farklı düşünceler, farklı alışkanlıklarda olanları bir arada tutmayı gerektiriyor. Çok farklı insanlarla çalıştım, onları dengede tutabildiğimi gördüm. AR-GE yönetmek, hepsi orkestra şefi olan bir orkestrayı yönetmek gibi. Hepsi bütün sesleri duyuyor. Çok yönlü insanların bir arada olmasını sağlamak, o kadar kolay olmaz, hele de tek amaç için çalışmalarını sağlamak yani uyumlu ses çıkartmak. Ama imkansız değil. Fark Labs’in hedeflerinden biri de bu zaten. Birlikte bir şeyleri başarma tutkusu, insanları birbirine bağlıyor. Arçelik’te işe başladığım ilk yıllar çok parlak ve heyecanlıydı. Şimdi aynı heyecan Fark Labs’te de var. Burada o havayı tekrar yakalayabileceğimize inanıyorum.

 

“TÜRKİYE’DE HERKES KENDİ DUVARINI ÖRMEYE ÇALIŞIYOR. BİRİSİNİN YARIM BIRAKTIĞI BİR DUVARI TAMAMLAMAK YA DA BÜYÜK BİR HAYALİN KÜÇÜK DE OLSA PARÇASI OLMAK, KİMSEYE YETMİYOR. BU YÜZDEN BİRBİRİMİZİN YANLIŞLARINA DAHA ÇOK ODAKLANIYORUZ. HALBUKİ BÜYÜK İŞLERİ TEK BAŞINIZA YAPAMIYORSUNUZ. İYİ BİR LİDER, BU NOKTADA DA KENDİNİ GÖSTERİR, LİDERLİĞİ BİR EKİP ÜYESİ OLARAK DA YAPAR”

 

Çoğunlukla sakin görünüyorsunuz. Sizi ne kızdırır?

Yanlış yapmaya kesinlikle kızmam. Ama yanlışta ısrar edilmesi ve bilgiye saygı duyulmaması, beni çileden çıkartabiliyor. Ekip çalışanı olmamak mesela, beni üzer. Kızdığım konuların özünde bunlar var. Bilgiye saygı duyulmasını isterim. Çünkü ben bilmediğimi hiçbir zaman saklamam, öğrenmeye çabalarım. Bildiklerimi de zaten paylaşırım. Onların dikkate alınmaması beni kızdırır.

 

Elinizden hiç geçmediyse iki kuşak geçti değil mi? Gençlerle ilişkiniz nasıl?

Genç nesillerle iyi anlaştığımı düşünüyorum. İşe aldığım kişiler, neredeyse benim çocuklarım yaşında. En azından onlardan aldığım geri bildirim, gerçekten uyumlu bir iş arkadaşlığımız olduğu yönünde. Öğreten insan rolüne bürünmeyi hiç istemem. “Ben onu yaşadım zaten biliyorum, haydi sen bunu yap”; bu model tutmuyor. Gençlerde hele hiç tutmuyor. Karşınızdakinin bakış açısına saygı duyduğunuzda ve denemesine izin verdiğinizde, karşılıklı öğrenme sürecini yaşıyorsunuz.

Biri liseyi bitirmek üzere olan, diğeri üniversitede okuyan iki çocuğum var. Kendi çocuklarımla anlaşmak için zaten evde büyük bir efor harcıyorum. Kendimi kabul ettirmek ve onlardan öğrenmek için çalışıyorum. Orası test alanım. Yaşı, deneyimi ne olursa olsun, karşımdaki insanı anlamaya vakit ayırırım, özen gösteririm.

Düşündüm de en çok öğrendiğim insanlardan biri de kızım. Beni çok acımazsızca eleştirebiliyor ve aslında çoğu zaman gerçekleri de söylüyor. Onları da dinlemek gerekiyor. Kızımı dinliyorsam, onun yaşıtlarını neden dinlemeyeyim?

“AR-GE GİBİ SABIR İSTEYEN İŞLERDE KADINLARIN DAHA İYİ OLDUĞUNA DAİR BİR İNANCIM VAR. BİRAZ ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN GÖSTERİLEN SABIR GEREKTİRİYOR UZUN SOLUKLU İŞLER. AYNI SEBEPLE KADIN GİRİŞİMCİLERE DE ÇOK İNANIYORUM”

 

İdeal bir boş gününüz nasıl olur?

Boş günüm hiç yok, boş saatim bile yok. Zamanımı sürekli planlamak zorundayım. Bu da beni çok yoruyor. Saate bakmadığım, planlama yapmadığım ve bolca kitap okuduğum günler benim için “boş” günler.

 

Ne okursunuz?

Son dönemde özellikle biyografiler ve farklı dönemlere ışık tutan anı kitaplarını okuyorum.

 

Evde olmayı özlüyor musunuz?

Eve vakit ayırabiliyorum ama ev işlerine de daha çok vakit ayırmayı isterim. Mesela mutfakta vakit geçirmek, benim için güzel bir uğraş. Güzel sofralar, eş dostla bir arada olmak, reçel yapmak… En son nar ekşisi yaptım. Bunlar da bana keyif veriyor. Evde boş oturmam, boş oturacaksam doğa içinde ormanda ya da deniz olmayı tercih ederim.

 

Sizin kuşakta, bizim kuşakta, iş ve kadının çalışması çok önemliydi. İşimiz kimliğimiz üzerinde çok belirleyici oldu. Bugün gençler hayata daha bütünsel bakıp kendilerini yaşam tarzları üzerinden tanımlıyor. İş dışında başka uğraşlara zaman ayıramadığınızı düşünüyor musunuz?

Doğru, işimin dışında çok hobi edinebilen ve bunları hayata geçiren birisi değilim ama kadınlar, gençler ve onların eğitimi konusu; benim için çok önemli. 10 yıldır, Mühendislik Değerlendirme Akreditasyon Kurulu (MÜDEK) derneğinin üyesiyim. Bu grup içinde mühendislik programların akreditasyonuyla ilgili gönüllü çalışma yapıyorum. Türkiye’de üniversite eğitiminin kalitesinin artırılmasını önemsiyorum.

Mühendislik öğrencilerine, özellikle de kız öğrencilere hem rol model olma, hem onları cesaretlendirme konusunda mentörlük yapıyorum. Keza Arya’da kadın girişimcilere mentörlük çalışmalarım var. Bunlara gerçekten vakit ayırıyorum. Eğer yine fırsat bulabilirsem özellikle “üstün yetenekli öğrencilerin nasıl yetiştirilmesi lazım”, “yeni teknolojilerle gençlerin bir araya getirilmesi nasıl olur”, “gençlerin yeni teknolojileri öğreneceği lab’lerin kurulması” konularında girişimlerim, inisiyatiflerim devam ediyor. Dolayısıyla gençler, kız öğrenciler, eğitim-öğretim… Bunlar beni gerçekten heyecanlandırıyor. Bu konuda hem yurtiçinde, hem de dışında kimler neyle ilgileniyor onları takip ediyorum. Kendi etki alanımda da bunları hayata geçirmeye çalışıyorum. Bir de kitap yazıyorum.

 

Ne kitabı?

AR-GE ve inovasyon deneyimlerimi projeler üzerinden anlattığım bir kitap. Bu alanda ciddi bir deneyimim olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de sanayideki, üretimdeki AR-GE’yi 27 yıldır deneyimliyorum. Bütün bir filmi gördüm, kuruluşundan büyümesine ve sonuçlarının alınmasına şahit oldum. Bu birikimi paylaşmak istiyorum. AR-GE ve inovasyon merkezlerine ciddi kaynak harcanıyor artık. Oralarda çalışan, yöneticilik yapanlara, “filmi başından itibaren seyretmiş biri olarak tavsiye ve fikir vermek istiyorum. Hedefim 2020’de çıkarmak.

 

Sizi tanımak için biraz zaman geçmesi gerekir mi?

Zaman içinde sürprizler yaratırım diyelim. Tanıdıklarını zannederler ama bence herkesin içinde farklı sürprizler var. Kızgın çıkışlarım, farklı bir alandaki ilgim, çok farklı insanlarla bir arada çalışabilmek… O anlamda sürprizler yaratıyorum insanlara.

 

O zaman bir sürpriz yapın, bilinmeyen bir yönünüzü söyleyin, iş arkadaşlarınızı şaşırtın (Bu soru için ısrar çok ısrar ediyorum).

Güzel yemek yapıyorum, bir de şiir yazıyorum. Oldu mu?

 

Oldu. Peki birini burada paylaşsanız

O olmaz işte, henüz kimseye okutmuyorum.

 

Röportaj: Zeynep Güven Ünlü

 

Geleceğin otomobilleri dört tekerli yazılımlar olacak
YAZA MERHABA PARTİSİ

Ara

Son eklenen yazılar

  • UFUK 2020’DE BİR BAŞARI DAHA Temmuz 22, 2020
  • FARPLAS, INFUS 2020 KONFERASI’NDA Temmuz 22, 2020
  • KAYIT OLMAYI UNUTMAYIN Temmuz 22, 2020
  • EVLERİMİZ ÇİÇEK AÇIYOR Temmuz 22, 2020
  • ORDU’DAKİ BİNALARA SANATSAL DOKUNUŞ Temmuz 22, 2020

Gittiği her yeri güzelleştiren lider ve rol model olmak için çalışıyoruz.

ADRES: Ahi Evran Cad. 42 Maslak No:6 Ofis 3 Kat:1 No:1 34485, Sarıyer / İstanbul
TELEFON: +90 212 244 5543

ADRES

Ahi Evran Cad. 42 Maslak No:6 Ofis 3 Kat:1 No:1 34485, Sarıyer / İstanbul

Telefon: +90 212 244 5543
E-Mail: info@farklabs.com
İletişim Formu

HAKKIMIZDA

Var olanı mükemmelleştiriyoruz, geleceği inşa ediyoruz. Farplas’ın yarım asırlık birikimiyle otomotiv sektöründe varlığımızı sürdürmeye devam ederken, Fark Labs’teki mobilite atılımlarıyla yarının akıllı ulaşım teknolojilerine hazırlanıyoruz. [devamı]

BLOG

  • UFUK 2020’DE BİR BAŞARI DAHA

    Posted by kurumsal 22 Tem
  • FARPLAS, INFUS 2020 KONFERASI’NDA

    Posted by kurumsal

BASINDA BİZ

Fark Labs hakkında basında çıkan haberleri buradan takip edebilirsiniz..

Fark Labs
© 2019 Fark Labs. All rights reserved.

×