Fark Labs
  • ANA SAYFA
  • BİZ KİMİZ?
  • NE YAPIYORUZ?
  • BLOG
  • FARKLI HAFTA
  • İLETİŞİM
    • ETKİNLİK
  • Türkçe
01/06/2020kurumsalFark Labs Portre  

ASIL SORU “NASIL YAPARIM” DEĞİL, “NEDEN YAPIYORUM” OLMALI

Evren Yazıcı/ CSUM / DUCKT – Endüstriyel Tasarımcı 

Küçücük bir çocukken karakalemle çizdiği ilk otomobil resmi üç boyutluydu. İlkokulda yaptığı yağlıboya tablolar okul müdürünün odasına asılacak kadar güzeldi. Mimar Sinan Endüstriyel Tasarım bölümünü birincilikle bitirdi ve Fark Labs bünyesindeki CSUM’ın  tasarımcıları arasına katıldı. Çıtayı yükseğe koyan ve dünya çapında bir tasarımcı olmak için çalışan Evren Yazıcı, Bursa’da orta hali bir aile başlayan hayatının, Fark Labs’in içinden doğan scooter sarj istasyonu DUCKT’a nasıl geldiğini anlatırken genç tasarımcılara da ilham veriyor.

En baştan başlayalım, nerede nasıl bir ailede doğdun?

95 yılında Bursa’da doğdum. Orta gelirli, dört kişilik bir ailenin ilk çocuğuyum. Annem kardeşim doğduktan sonra emekli oldu, babam çeşitli işler yaptı, kısaca esnaf diyebiliriz.

 

Tasarıma ilgin ne zaman başladı?

İlk resim yeteneğimin keşfedilmesi ilkokula başlamadan olmuş. Çocuklar araba çizer ya, iki tekerlek, üstüne bir araba gövdesi. Ben ilk arabamı direkt 3 boyutlu çizmişim. Ailem nesneleri 3 boyutlu algılama becerimi ilk orada anlamış. İlkokul 2’de resim öğretmenim de çizimlerimi fark etti. Okul sonrası üstün yetenekli çocukların gittiği bir bilim sanat akademisine gitmeye başladım. Her gün 3-4 saat orada resim yaptım. Sulu boya, pastel, karakalem… hepsini öğrendim.

 

Ressam da olabilirdin ama tasarımı seçtin. O yol ayrımı nasıl oldu?

Olabilirdim ama resimden çok hoşlanmadım. Yaptığım tablolar okul duvarlarına, müdürün odasına asıldı. Sergilere, yarışmalara gitti, ödüller aldım. Daha sonra yetenek sınavıyla Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi’ne girdim. Ama burada yaptığım işler, bilim sanat akademisinde gördüğüm her şeyin tekrarı gibiydi. Lisede ilkokula geri dönmüş gibi oldum. Bu da resimden soğuttu beni. Karakalemi, teknik çizimi hep daha çok sevdim.

 

Sonra Mimar Sinan Endüstriyel Tasarım’a girdin.

Üniversite için özel yetenek sınavına girdim. Benim girdiğim sene 10 bin kişi girmişti sınava. Bir ön elemeden geçtik, 1000 kişi kaldık. Sonra tekrar bölüm sınavları yapıldı. Marmara Üniversite’sini birincilikle girdim. Mimar Sinan’ın sınavında birinci olamadım ama orayı da birincilikle bitirdim.

Birinci olmak gibi bir takıntın mı var?

O da var, hırs da var. Üniversiteden mezun olurken kafamdaki hep şu vardı: Biz buradan 30 kişi mezun olacağız. Ne yaparım da onların arasından parmakla gösterilen kişi olurum. Bir şeyi yapmak istiyorsam kendi kendime rekabet yaratırım. Bir şey 10 saatte mi bitecek, ben onu 7 saatte bitirmeye çalışırım.

 

Endüstriyel tasarıma geçme kararın nasıl oldu? Endüstriyel tasarım nedir sorusunun cevabını kafanda nasıl verdin?

Bu sorunun cevabını lise boyunca araştırdım. Tablo yapmak istemiyordum, daha fayda sağlayan şeyler yapmak istiyordum. İç mimarlık, grafik tasarım ve endüstriyel tasarım okuyabilirdim. İç mimarlık da güzeldi, ama endüstriyel tasarım okursam iç mimarlığı da yapabileceğimi gördüm. Endüstriyel tasarımda maliyetten kullanıcı deneyimine, üretimden malzemeye her şeyi öğreniyorsun.

Ben şimdi bir uzay mekiği de tasarlayabilirim, eğitimim bana bu yetkinliği sağladı.

 

Okul bitince ne yaptın, CSUM’a giden yolda nerelerden geçtin?

İlk işim CSUM’da tasarımcılık olsa da öncesi var. Birinci sınıftan itibaren işlerini beğendiğim insanlarla tanışmaya çalıştım. Onların yanında staj imkanlarını zorladım. Üretiyor olmak bence dünyanın en güzel şeyi. Bir amacın oluyor. O tadı erken yaşlarda alınca bütün yazlarımı çalışarak geçirdim. Uzaktan kuzenim Özge Akbulut beni Ahu Serter’le tanıştırdı. Ahu hanımı yakaladım ve hedeflerimi anlattım, bir daha da peşini bırakmadım. İnatçılık doğru kelime mi bilmiyorum ama hedefi koyunca sonucu alana kadar peşini bırakmıyorum.

 

Hedef neydi?

Birinci sınıf tasarımcı olmak, dünya çapında işler yapmaktı. Ama Ahu hanım beni bağlantılı araç platformu Comodif’e yönlendirdi. Orada Comodif’te kurucu ortağı Gökşen Atalay’la tanıştık. Girişimcilik ruhunun nasıl bir şey olduğunu ondan öğrendim. O sırada Comodif sürekli olarak bir şeylerin denendiği bir start-up’tı. Üç kişi Farplas’ta bir container’da çalışıyorduk. Orada Gökşen abinin hep bir şeyleri doğru yapabilme isteğini gördüm. Bir şey yapacağım ama o işi nasıl doğru yapacağım. Bunu da ben kendime örnek aldım. İş yaşamında kazandığım bu bakış açısı okuldaki başarıma çok katkı sağladı aslında. Birinci olarak mezun olduysam bunda iş deneyiminin çok etkisi var.

 

YETENEK, HIRS, İYİ İNSAN İLİŞKİLER, ÖZGÜVEN… BAŞARI İÇİN BUNLARIN HEPSİ GEREKİYOR. AMA TASARIMDA, ASLINDA BELKİ HER İŞTE, BİR İŞİ NASIL YAPARIM DİYE SORMADAN ÖNCE BU İŞİ NEDEN YAPIYORUM DİYE SORMAK GEREKİYOR. ORADA TATMİN EDİCİ BİR CEVAP BULUNCA DİĞER HER ŞEY DAHA KOLAY AKIYOR.

 

Yeteneklisin, hırslısın, girişkensin, özgüven sahibisin. Sen başarılı olmayacaksın da kim olacak!

Arada başka başarılar da var aslında. Contemporary İstanbul’da Arçelik için bir geri dönüşüm projesi yaptık. Bir ara acaba oraya mı yönelsem diye düşündüm ama Gökşen abiyle kalmayı tercih ettim. Bu arada Fark Labs’in içinde CSUM oluşmaya başladı. Burada tasarımcı olarak çalışmaya başladım. Başarı demişken, yetenek, hırs, iyi insan ilişkileri, özgüven… Doğru, bunların hepsi gerekiyor. Ama tasarımda, aslında belki her işte, bir işi nasıl yaparım diye sormadan önce bu işi neden yapıyorum diye sormak gerekiyor. Orada tatmin edici bir cevap bulunca diğer her şey daha kolay akıyor.

 

Özgüven bir kişilik özelliğin mi, yoksa işindeki yetkinliğinden mi geliyor?

Kesinlikle etkisi var. Kendi arkadaşlarım, yaşıtlarım arasında iyi olduğumu biliyordum. Özgüven, bir işte çuvalladığın zaman, ben bunu beceremedim diyebilmeyi de sağlıyor. Klasik bir söz olacak ama yanlış yapmıyorsan bir şey öğrenmiyorsun demektir. Her şeyin doğru olduğu bir senaryoda aslında farklı bir şey yapmıyorsun. Daha önce bildiklerini tekrarlıyorsun ki doğru gidiyor.

 

CSUM, yani Creative Solutions for Urban Mobility. Mobilite alanına ilgi duyuyor muydun?

İşte o ilginç oldu. Arabalara hiçbir zaman özel ilgim olmadı, hatta otomotiv sektörüne hiç girmeyeceğim diyordum.

 

OTOMOTİVDE ÇOK BÜYÜK BİR PROJE BAĞLAMI VAR. SEN BİR TASARIMCI OLARAK YILLARINI VERMEDİĞİN SÜRECE KİLİT KİŞİ OLAMIYORSUN. OTOMOBİLİN SADECE KÜÇÜK BİR KISMINI TASARLIYORSUN. O ZAMAN KİLİT KİŞİ OLABİLECEĞİM BİR SEKTÖRE YÖNELMELİYDİM.

 

O neden?

Otomotivde çok büyük bir proje bağlamı var. Sen bir tasarımcı olarak yıllarını vermediğin sürece kilit kişi olamıyorsun. Otomobilin sadece küçük bir kısmını tasarlıyorsun. O zaman kilit kişi olabileceğim bir sektöre yönelmeliydim. Gerçi otomotiv ve mobilite farklı şeyler. Mobilitede tasarımcının rolü de farklı. Ben Comodif’te yaşadığım girişimci ruhunu tasarımdaki yetkinliğimle birleştirmek istedim.

 

DUCKT PROJESİNE HANGİ PROBLEMİ ÇÖZERSEK FARK YARATIRIZ DİYE DÜŞÜNEREK BAŞLADIK. HATTA EN BAŞTA BİR SCOOTER TASARLAYALIM DİYORDUK. SEKTÖRÜ ANALİZ EDİNCE BİR ŞARJ İSTASYONUNUN DAHA ACİL BİR İHTİYAÇ OLDUĞUNU GÖRDÜK. DOĞRU SORULARI SORDUĞUNUZ ZAMAN İHTİYACI TANIMLAMAYA BAŞLIYORSUNUZ. BİRİNCİL HEDEF İNSANLARIN İHTİYACINI KARŞILAMAK.

 

Fark Labs’te hayata geçirdiğiniz DUCKT projesiyle bir anlamda hayaline kavuştun o zaman.

Aynen öyle. DUCKT’a kendi işimiz gibi yaklaştık. Bir hayal kurduk, inandık ve  kendi zamanımızdan, hayatımızdan fedakarlık ederek o hayale ulaştık. DUCKT “bu işi nasıl yaparız” diye başlamadı. “Mobilite alanında hangi problemi çözersek fark yaratırız” diye düşünerek başladı. Hatta en başta bir scooter tasarlayalım diyorduk. Sektörü analiz edince bir şarj istasyonunun daha acil bir ihtiyaç olduğunu gördük. Doğru soruları sorduğunuz zaman ihtiyacı tanımlamaya başlıyorsunuz. Birincil hedef insanların ihtiyacını karşılamak.

 

Resim senin için çok eskilerde kalmış ama yine de merak ediyorum. En sevdiğin ressam kim?

Net olarak Loenardo da Vinci. Lisede hep önce ustaları taklit edin sonra kendi çizginizi ekleyin derlerdi. Benim oradaki ustam Da Vinci’ydi. Çok temiz, mekanik çizimleri olan bir sanatçı. Onu hep kendime örnek alarak kendimi geliştirmeye çalıştım. Zaten benim çizimlerim de hep mekanik oldu. Ayrıca kafasını her şeye açmış bir insan. “Never stop exploring / keşfetmekten vazgeçme” kendime seçtiğim motto. Her zaman yeni bir şeyler öğrenmek benim tutkum.

OTONOM ARAÇ TEKNOLOJİLERİ
Geleceğin otomobilleri dört tekerli yazılımlar olacak

Ara

Son eklenen yazılar

  • UFUK 2020’DE BİR BAŞARI DAHA Temmuz 22, 2020
  • FARPLAS, INFUS 2020 KONFERASI’NDA Temmuz 22, 2020
  • KAYIT OLMAYI UNUTMAYIN Temmuz 22, 2020
  • EVLERİMİZ ÇİÇEK AÇIYOR Temmuz 22, 2020
  • ORDU’DAKİ BİNALARA SANATSAL DOKUNUŞ Temmuz 22, 2020

Gittiği her yeri güzelleştiren lider ve rol model olmak için çalışıyoruz.

ADRES: Ahi Evran Cad. 42 Maslak No:6 Ofis 3 Kat:1 No:1 34485, Sarıyer / İstanbul
TELEFON: +90 212 244 5543

ADRES

Ahi Evran Cad. 42 Maslak No:6 Ofis 3 Kat:1 No:1 34485, Sarıyer / İstanbul

Telefon: +90 212 244 5543
E-Mail: info@farklabs.com
İletişim Formu

HAKKIMIZDA

Var olanı mükemmelleştiriyoruz, geleceği inşa ediyoruz. Farplas’ın yarım asırlık birikimiyle otomotiv sektöründe varlığımızı sürdürmeye devam ederken, Fark Labs’teki mobilite atılımlarıyla yarının akıllı ulaşım teknolojilerine hazırlanıyoruz. [devamı]

BLOG

  • UFUK 2020’DE BİR BAŞARI DAHA

    Posted by kurumsal 22 Tem
  • FARPLAS, INFUS 2020 KONFERASI’NDA

    Posted by kurumsal

BASINDA BİZ

Fark Labs hakkında basında çıkan haberleri buradan takip edebilirsiniz..

Fark Labs
© 2019 Fark Labs. All rights reserved.

×